info@diyabetleyasamdernegi.com

0 544 749 07 07

Diyabete Dair Temel Bilgiler

Diyabet yani Şeker Hastalığı Nedir?

Vücudumuzda kan şekerini ayarlayan insulin hormonunun yetersiz olması ya da yeteri kadar bulunduğu halde vücut tarafından kullanılamaması nedeniyle ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. Her yaşta görülebilir. Tiplerine göre önlenebilmesi mümkündür.

Gizli Şeker Nedir? (Prediyabet)

Halk arasında gizli şeker olarak tanımlanan durum aslında yetersiz hatta yanıltıcı bir tanımlamadır. Kan şeker düzeyi tip 2 diyabet tanısı alacak kadar yükselmemiş ancak normal değerlerden de sapmış kişiler için kullanılmaktadır. Tıbbi bilgiye göre bu evre pre-diyabet yani diyabet öncesi evreyi kapsamaktadır.

Eğer kan şekeri normalden yüksek yani açlık kan şekeri 100-125 mg/dl aralığında ise veya 2. Saat tokluk kan şekeri 140-199mg/dl aralığında veya HbA1c %5,7-%6,4 aralığında ise kişi prediyabet olabilir.
(Ref: TURKDİAB Diyabet Tanı ve Tedavi Rehberi 2024, Türkiye Diyabet Vakfı )

Teşhisi kesinleştirmek için ileri tetkik olan şeker yükleme testi ve/veya HbA1c testleri yapılmalıdır. Prediyabetli kişiler yeme alışkanlıkları, hareket ile desteklenen yaşam tarzı değişikliği ile diyabete doğru ilerleme sürecini yavaşlatabilir ya da önleyebilir.

Diyabet Testi

Kimler diyabet testi yaptırmalı?

Diyabet açısından riskli gruplar yani Kilolu ve 45 yaş üzeri bireylerin, kolesterol yüksekliği, tansiyon yüksekliği, ailede diyabet olması, gebelik diyabeti veya 4,5 kg üzeri bebek doğurmuş olmak gibi risk faktörleri taşıyanların diyabet taraması yaptırması önerilir.

Ne sıklıkla diyabet testi yaptırılır?

Eğer risk faktörlerine sahipseniz her yıl, 45 yaş üzeri kişilerin ise her 3 yılda bir şeker testi yaptımanız doktorunuza danışarak yaptırmanız önerilir. Eğer prediyabet yani gizli şeker tespit edilmişse, diyabet takibine dönük test ve kontrollerin her yıl yapılması gerekmektedir.

Gestesyonel Diyabet (Gebelik Diyabeti) Nedir?

Daha önceden diyabeti bulunmayan bir kadında gebelik boyunca ortaya çıkan ve doğumdan sonra %95 oranında ortadan kaybolan geçici diyabet şeklidir. Bu tanıyı alan anne adaylarının yarısında genelde hiçbir şikayet olmadığından gebeliğin 24-28. Haftalarında yani diyabetin gelişme riski en yüksek olan bu dönemlerde şeker yükleme testi yaptırılması önerilir. Bu testte verilen şekerin anne ve bebeğe olumsuz bir etkisi yoktur. Muhtemel bir diyabetin gebelik başında tespit edilmesi oldukça önemlidir.

Gebelik diyabet tanısı alan kadınların ilerleyen yıllarda diyabet tanısı alma riski yüksektir. Bu nedenle düzenli egzersiz yapmalı ve kilo almaktan kaçınmalıdırlar. Doğumdan sonraki 3-6 ay içinde şeker yükleme testi ile diyabetin devam edip etmediğini doktorlarıyla değerlendirmelidirler.

Pre-gestesyonal Diyabet Nedir?

Daha önceden diyabetli olan bir kadın hamile kaldığında pre-gestesyonel diyabet takibine tabii olur. Diyabetli anne adaylarının anne olmalarında sakınca olmamakla beraber daha özverili olmaları gerekebilir. Hamilelik öncesinde HbA1c değerlerinin normal aralıkta olması istenir. Normal değilse normal değerlere gelinceye kadar birkaç ay hamile kalmamaları önerilir. Gebe kalmadan önce göz dibi muayenesi, idrarda mikroalbuminüri ve kanda kreatinin gibi böbrek testleri, tiroid testleri yaptırmaları ve kalp damar sağlığı açısından kontrol edilmeleri uygundur.

Anne adayı tip 1 diyabetli ise (insüline bağımlı hasta) insulin programını gözden geçirmek için doktoruyla görüşmelidir.

Anne adayı tip 2 diyabetli ise (insüline bağımlı olmayan) ağızdan alınan şeker düşürücü hapların gebelikte güvenli kullanım bilgisi yeterli kanıt içermediği için ilaçlarını insüline değiştirip değiştirmeyeceklerini mutlaka doktoru ile gebeliği planlama aşamasında konuşmalıdır. Gebelik sırasında hap yerine insulin programına geçmesi gerekebilir. Gebelik boyunca şeker ölçümlerini sıklıkla yapmaları ve sonuçları doktoruna bildirmesi hem anne hem de bebek için önemlidir.

İnsülinin bebeğe etkisi nedir?

Anne adayları insulin tedavisinden genelde çekinir, oysa insulin kan şekerini normal seviyelerde tutarak hem bebeği hem de anne adayını olası şeker dengesizliklerinden koruyan en güvenilir ilaçtır. Gebelikte insulin dozlarının sık sık ayarlanması gerekebilir. İlk 3 ayda bulantı ve kusma görülebilir ve bu durum karbonhidrat alımını azaltabileceğinden insulin dozu doktora danışılarak azaltılabilir. Ani kan şekeri düşmesi (hipoglisemi) olmaması için de  insulin doz ayarlaması gerekir. Gebeliğin ikinci üç ayında ise insulin ihtiyacı artmaya başlar ve doğum öncesinde en fazla seviyeye ulaşır. Anne adayının hekimi ile insulin doz konusunda sıkı iletişim halinde kalması önemlidir.

Diyabet Sözlüğü

Vücudumuzda kan şekerini ayarlayan insulin hormonunun yetersiz olması ya da yeteri kadar bulunduğu halde vücut tarafından kullanılamaması nedeniyle ortaya çıkan kronik bir hastalıktır.

Halk arasında gizli şeker olarak tanımlanan durum aslında yetersiz hatta yanıltıcı bir tanımlamadır. Kan şeker düzeyi diyabet tip 2 tanısı alacak kadar yükselmemiş ancak normal değerlerden de sapmış kişiler için kullanılmaktadır. Tıbbi bilgiye göre bu evre pre-diyabet yani diyabet öncesi evreyi kapsamaktadır.

Başta kan olmak üzere vücut sıvılarında, hayvansal ve bitkisel gıdalarda bol miktarda bulunan şeker cinsi. Dokularda vücuda enerji ve ısı vermek üzere kullanılır.

Vücudun besinlerle gelen glukozunu enerjiye dönüşmesine yardımcı olan ve pankreasta beta hücrelerinden salgılanan hormundur. Vücut yeterli miktarda insulin üretemediği zaman dışarıdan insulin almak gerekebilir.

Kan şekeri kontrolünün takibinde kullanılan bir değerdir. Bu değer diyabetli bireyin son 8-10 hafta içerisinde kan şekeri ortalamasını yansıtır. Yükselmiş ise kan şekeri kontrolü kötü, düşmüş ise kan şekeri kontrolü iyileşmiş demektir. İdeal olan bu değerin %5,7-%6,4 aralığında olmasıdır.

Kan şekeri kontrol altında tutulamadığında diyabet hastalarının en fazla karşılaştığı ve görme kaybına kadar gidebilen bir göz problemidir. Diyabet teşhisi aldıktan yaklaşık 10 yıl sonra görülme sıklığı artmaktadır. Kaç şekerinin ani yükselmesi veya düşmesi bu durumun gelişmesine neden olur. Diyabetlide retina normal ise yılda bir kez mutlaka göz muayenesi yapılmalıdır. Retinopati başlamış ise göz muayenelerinin sıklığı 3-4 ayda bir olabilir.

Kandaki seker (glukoz) düzeylerinin düşük olması yani 70mg/dl altında olması anlamına gelir. Çok fazla insulin almak, az yemek yemek, ekstra besin almadan egzersiz yapmak neden olabilir. Kan şekerinizin düşme belirtileri terleme, sinirlilik, sersemlik, başağırısı, görme bozukluğu ve açlıktır. Bunlar hissedilirse az miktarda şeker, meyva suyu veya şekerli yiyecek almak kişinin bilinci açık ise durumu düzeltebilir.Bilinci kapalı kişilerde ağızdan şekerli gıda vermeye çalışmak yanlıştır. Bu tür durumlarda en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna ulaştırmak gerekir. Hipoglisemi ani düşme veya baygınlık geçirmeye sebep olabileceğinden istenmeyen bir durumdur, kişinin kendini kan şekerinin yükselmemesi kadar kan şekerinin düşmemesi yönünde de takip etmesi gerekir.

Kandaki seker (glukoz) düzeylerinin açlık için 100 mg/dl; 2. Saat tokluk 140 mg/dl ve günün herhangi bir saatinde tesadüfi ölçülen değerin 200mg/dl üzerinde olması yüksek kan şekeri yani hiperglisemi anlamına gelir. Bu değerler yaş grubu ve eşlik eden durumlar göre doktorunuz tarafından esnetilebilir. Tekrarlayan yüksek kan şekerleri diyabetin kontrol altında olmadığını gösterir. Kan şekeri vücutta yeterli insulin hormonu olmadığında ve vucüt besinlerle gelen şekeri kullanamadığında ortaya çıkar. Susama, ağızda kuruluk, sık idrara çıkma, görme bulanıklığı, yorgunluk, sinirlilik, tekrarlayan enfeksiyonlar gibi belirtiler ile kendini belli eder.

Böbrek yetmezliği gelişen hastalarda mekanik yollarla kandaki toksik maddelerin çıkarılması işlemidir.

İdrarda protein bulunması durumudur. Diyabete bağlı böbrek hastalıklarının bulgusu olabilir. Her diyabet hastasının yılda birkez proteinüri açısından değerlendirilmesi gerekir. Böbreklerin iltihaplanması veya hasar görmesi sonucu tam çalışamaması durumunda ortaya çıkar.

Vücutta aşırı derece yağ depolanması, şişmanlık.