LEMAN ATKIN

Kendinizi, ailenizi tanıtır mısınız?

Manastır kökenli bir ailenin kızıydım. Türkiye’ye çok küçük yaşlarda geldik. İstanbul Fatihte yaşadım. Kız Meslek Okulu mezunuyum. 2 tane oğlum var ve biri 3.5 yaşından beri Tip1 diyabetli.

Gizli şekeriniz olduğunu ne zaman öğrendiniz, sonrasında diyabet gelişti mi?

Oğlumun hastalığından müteakip devamlı hastane ve kontrol süreçlerinde sağlık kuruluşlarındaydık. Bir süre sonra bende de tahliller ve kontroller sonucu Gizli Şeker olduğunu öğrendim.

Aldığımız tedbirler sonucu bende diyabet ortaya çıkmadı.

Oğlunuzun diyabeti var, Tip 1 diyabet. Nasıl fark ettiniz, nasıl tanı konuldu?

Üç buçuk yaşında oğlum çok su içmeye ve sık sık idrara çıkmaya başladı bu durum bizi doktora gitmeye yönlendirdi. Yapılan tahliller, kontroller sonrasında oğlumuzun Tip 1 Diyabet olduğunu öğrendik.

Oğlunuzun diyabetli olduğunu öğrendiğinizde sizin ve ailenizin tepkisi ne oldu? Yaşamınız etkilendi mi? Etkilendiyse, nasıl etkilendiğini bizimle paylaşır mısınız?

Bizim için tarif edilemez bir durumdu, üzüntü, kaygı, ne yapacağımızı bilemediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmıştık.

Etrafımızda hiç bu kadar erken yaşta diyabet ile tanışan biri yoktu, ne yapacağımızı bilemiyorduk. İnanmak zor geliyordu birçok doktora ve hastaneye giderek yeniden tahliller yaptırdık oğlumuzu muayene ettirdik ama hep aynı sonuçla karşılaştık.

Oğlumun hastalığının kesin tanısı konulunca o zaman ki imkanlar ile tedavi sürecine başladık.

İlk önce insülin yapmayı öğrendim.

Evde yemek alışkanlıkları ve yemek saatleri değişti.

Her gün diyabet ile ilgili bilgiler edinmeye çalışıyordum.

Oğlum 3,5 yaşında olduğu için geceleri şekerinin düşüp düşmediğini kontrol etmek için 5-6 kez kalkıp kontrol ediyordum.

Günlük rutinimiz oğlumun insülin ve beslenme programına göre ayarlanmıştı.

Ve o tarihte diyabet tedavisi bu günkü kadar kolay değildi.

Her insülin öncesi enjektörler kaynatılırdı, evde kan şekeri takibi yapılamazdı.

Yolculuk yapılacaksa insülinlerin soğuk tutulması ayrı bir problemdi.

Arkadaşlarınızla, akrabalarınızla paylaştınız mı, nasıl karşıladılar, diyabet hakkında bilgileri var mıydı?

İlk şoku atlattıktan sonra diyabeti tanımaya çalıştık.

Tüm aile dâhil diyabet hakkında yeterli bilgimiz bizim bile yoktu.

İnsanlar diyabetin ne demek olduğunu bilmiyordu, insanlara şeker hastası dediğimizde vah vah diye tepki veriyorlardı.

Oğlunuzun diyabetini kontrol etmesinde en çok ne de zorlandınız?

Oğlum çok küçük yaşta diyabet olduğu için her dönemde zorluklar yaşadık, çocukluk ve gençlik yıllarında zorlanma oldu.

Diyabet tedavisindeki yenilikler hastalığın kontrolünde ve kabullenilmesinde çok yararlı oldu.

Yeni tanı konmuş çocuk ve gençlerin ailelerine ne söylemek istersiniz?

En önemli tavsiyem kulaktan dolma fikir, düşünce, tavsiyeleri dikkate almasınlar.

Kendi doktorlarına güvensinler, hastalığı tanısınlar, diyabetle yaşamayı öğrensinler.

Ya diyabeti olamayanların, diyabet hakkında neyi bilmesi gerekir diye düşünüyorsunuz?

Öncelikle insanların Diyabeti tanıması lazım. Kontrol altındaki diyabetlinin hayat standartlarında sıkıntı olmayacağını bilmesi lazım.

Son olarak, Diyabetle Yaşam Derneği’ne kurulma aşamasından 25.yıla girdiğimiz bugüne kadar çok emek verdiniz. Emeğinize değdiğine düşünüyor musunuz?

Kesinlikle yaşadığımız her şeye değdiğini düşünüyorum.

Hem diyabetli ailelerine kendi deneyimlerimizi aktardık hem toplum da diyabet hakkında yetersiz bilgiden oluşan kötü öngörüyü değiştirmek adına uğraştık.