14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ

Yine bir Diyabet Günü geldi, hep beraber kutlayacağız. Bu yılın bir özelliği var, insülinin keşfedilişinin 100.yılı.

1889 yılında Oskar Minkowski ve Joseph von Mering isimli iki Alman araştırıcı köpeklerin pankreas bezi olmadığında, diyabet belirtileri ortaya çıktığını, kısa bir süre sonra da hayatlarını kaybettiklerini gözlemlediler. Daha sonraki araştırmalarda bu “pankreas maddesi”nin daha çok pankreastaki Langerhans hücreleri ile ilişkili olduğu saptandı.

1910 yılında Sir Edward Albert Sharpey-Shafer diyabetli kişilerde tek bir kimyasalın eksik olduğunu öne sürdü ve buna Latince “ada” anlamına gelen “insula” ismini verdi.

1921 yılında Frederick Banting ve Charles Best isimli araştırıcılar Toronto Üniversitesi, Kanada’da köpek pankreasından insülin elde ettiler. Sonrasındaki çalışmalarda meslektaşları J.B.Collip ve John Macleod ile beraber sığır pankreasından insülinin daha saf halini elde ettiler.

Ocak 1922’de 14 yaşındaki Leonard Thompson isimli tip 1 diyabetli bir hastaya insülin enjeksiyonu uygulandı, 24 saat içerisinde hastanın kan şekerleri normal seviyelere indi, böylece insülin tedavisi yapılan ilk tip 1 diyabetli kişi oldu.

100.yıla geldiğimizde, insülin tedavisinde inanılmaz ilerlemeler oldu, tip 1 diyabet tedavisinde halen temel tedavi özelliğini sürdürürken, tip 2 diyabet tedavisinde de kullanımı yaygın.

Tabii ki diyabet tedavisinde son dönemlerdeki baş döndürücü gelişmeler sadece insülin ile sınırlı değil, diyabette iyi kontrolü sağlamada artık tedavide elimizde oldukça geniş seçenek var.

Bu Dünya Diyabet Günü’nde de, diyabetle sağlıklı yaşamda ilaç tedavisine uyumun yanı sıra, beslenme ve fiziksel aktivitenin önemini vurgulamak istiyoruz.