Sevgili Arkadaşlar, Diyabet Dostlarımız,

Karmaşalar ortasında, sessiz sedasız diyebileceğimiz şekilde 2021 yılına giriverdik, 2021 yılı hepimize ailelerimize, sevdiklerimize sağlık ve iyilikler getirmiş olsun….

2020 yılı gerek Türkiye’de gerekse dünyada hepimizi değişik derecelerde savurdu.

2020 başında birileri bir salgın hastalık olacak ve dünya duracak – sağlık, ekonomi, iş hayatı, sosyal yaşam duracak, evlerimize kapanacağız, online/çevrimiçi yaşam ana yaşam biçimlerinden biri olacak dese, ya neler diyorsun diye güler geçerdik, ya da yeni bir komplo teorisi derdik. Ama az bile söylemiş olurlardı; COVID-19 nasıl ortaya çıktı, geri planını bilemeyiz. Nasıl ortaya çıkmış olursa olsun, sonuçta tüm dünyayı bir anda durdurdu, sağlık sistemlerini, sosyal hayatı, kırılgan ülkelerde hem fertlerin iş hayatını hem de ülkelerin ekonomisini, her şeyi altüst etti.

COVID-19, bu sorunu küçümseyenlere, dikkate almayanlara kendini fena hissettirdi.

Çok insanı hasta etti, hem de çok… COVID-19’u taşıyan, yani bulaştıranların sayısını ve bunların arasından hastalanan kişi sayısının tablolara yansıyandan kaç kat fazla olduğunu bilmiyoruz. Ülkemizde olduğu gibi, tüm ülkelerde COVID-19 taşıyıcıları ya da hastaları saptamak için PCR testi yapılıyor. Ama PCR testinin negatif olması virüsü taşımadığımızı kanıtlamıyor, hatta akciğer lezyonu olan hastalarda bile PCR testi negatif saptanabiliyor, çünkü duyarlılığı yüksek bir test değil. Bir de riskli grupların, özellikle de PCR pozitif kişilerin ailelerinin ve iletişimde bulunduğu kişilerin büyük oranda taranmadığı yerler ve ülkeleri düşündüğümüzde, gerçek sayıların yüksekliği tahayyülümüzün çok çok ötesinde olduğu kesin.

COVID-19, gerek ülkemizde, gerek diğer ülkelerde çok can aldı, hastaların tedavisi için canla başla çalışan çok sayıda sağlık çalışanları, meslekleri uğruna can verdi. Her birini tek tek şükranla anıyoruz.

Kırılgan ekonomisi olan ülkelerde, ekonomik kaygılar o kadar arttı ve sağlığın önüne geçti ki; bu salgını yavaşlatacak/durduracak, yaşam kayıplarını engelleyecek tedbirler, bilim insanlarının, bu alandaki uzmanların önerdiği şekilde uygulanamadı.

Aşı başlı başına ayrı bir konu; gerek ilaç, gerekse aşı çalışmalarında hasta güvenliği ve ilacın/aşının etkinliğini araştırmadaki normal prosedürler yerine, salgının vahameti nedeniyle, mecburen acil durum prosedürleri uygulandı. Ve dünya bu konuda geliştirilen veya geliştirilmeye çalışılan aşıları tartışıyor. Uluslararası güvenilir sağlık kuruluşların onay verdiği/vereceği aşılar salgının hafiflemesi için dünyanın en büyük umudu. Ama aşının koruması, salgın hızını düşürmesi için toplumun büyük bir bölümünün aşılanması gerekiyor, yani o zamana kadar maske-sosyal mesafe gibi tüm tedbirlerin uygulanmasına devam etmek şart. Aslında daha da büyük bir umut, virüsün gücünü azaltacak şekilde değişikliğe uğraması, evrilmesi.

Tüm bu tartışmalar içinde, Yeni Yıla başladık. Yeni Yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar…

Zor zamanlarda ve bazı önemli kararları almada hep bir tarih koymak isteriz ya, işte Yeni Yıl başlangıcı öyle bir tarih. Silkelenip üzerimizdeki bu karamsarlığı uzaklaştırma, toparlanma, kendimiz, ailemiz ve sevdiklerimizin varlığı için şükredip, günümüzü ve geleceğimizi yeniden tasarlama zamanı, elimizdekileri doğru değerlendirip doğru atılımlar ve/veya yeni başlangıçlar yapma zamanı…

Sağlığımıza her zamankinden çok dikkat etmemiz gereken bir dönem, sadece seviyorum demek yetmez, gerçek sevgi gerektiğinde onlara destek olmak için hazır olmayı da gerektirir…

2021 beraberce zorlukları önemli ölçüde aşacağımız, iyiliklerle, mutlulukla, sağlıkla dolu bir yıl olsun…

Prof.Dr. Şehnaz Karadeniz
Diyabetle Yaşam Derneği Genel Başkanı